17 Eylül 2008 Çarşamba

Ucuzluktan Kan Çıkar !...

Ucuzluk var !... Eh.. haliyle eller kollar dolu...
Gerekli gereksiz bir çok şey alınmış. "Kredi kartımda kabardı!...Kırmızı çantayı almasamıydım acaba ? Ama çok sevdim...Üstelik indirimliydi de ..."

Neyse ki sevgilimin neşesi yerinde !...Bugünün alışveriş çılgınlığı iyi biticek gibi...



Her yerimiz, içimiz dışımız outlet, ihraç fazlası, ucuzluk merkezi olmadı mı? Bırakın büyük alışveriş merkezlerini, artık sokak aralarından bile dünya markası bir kıyafet alabiliyorsunuz. Üstelik takliti değil, bizzat kendisi.Türkiye’nin bir tekstil merkezi olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta bazı markaların ürünlerini burada yaptırıp, yapılan bu malları kendi ülkelerine göndertip, sonra yine ülkelerinden Türkiye’ye gönderdiğini de. Bu git geller yüzünden, 3 liralık malın nasıl 30 liraya satıldığını anlamak hiç zor değil. Üretim burada yapıldığı için de, fazlası ya da az defolusu iç piyasaya veriliyor. Dolayısıyla raflarda 50 liraya gördüğünüz marka bir bluzu, alalade bir dükkanda 10 liraya almak artık sıradan bir hale geldi. Bu işin ihraç fazlası tarafı. Bir de outlet tarafı var. Bunlar da sezonda satılmamış ya da sezonda defolanmış, etiket fiyatından ucuza satılan ürünler. Hoş bu ürünleri aman da ne ucuz diye almak iyi de, sezonda dünyanın parasını verdiğiniz şeyi neredeyse onda biri fiyatına görünce bir an kalbiniz sıkışmıyor değil. Bu outlet işi çok tuttu zaten, artık yer gök bunlarla doldu. Sırf bunlardan oluşan alışveriş merkezleri iyiden iyiye artmaya başladı. Eskiden çok az yer vardı. Genellikle de şehirlerarası yolların kenarlarında olurdu. O yüzden bayram tatillerinde falan oralara uğramak marifet sayılırdı. Şimdi outlet alışveriş yapmak için şehir içinde şöyle bir tur atmak yeterli. Ama bu tip yerlere giderken, özellikle de bayram ya da ekstra kampanya dönemlerinde, biraz zırhları kuşanıp, sabır depolayıp gitmek lazım. Yoksa kanının son damlasına kadar kendini alışverişe adamış kadın güruhu içinde kaybolup gidebilirsiniz. Bu ekstra kampanya dönemi zaten en tehlikeli olan. Fiyatların çok cazip olmadığı indirimlerde bile, herkeste bir bedava dağıtılıyor havası esiyor. Birbirinin elinden ürün kapanlar mı dersiniz, ucu bucağı gözükmeyen kasa sıraları mı dersiniz, bir türlü sıranın size gelmediği kabinler mi dersiniz... Hakikaten çelik gibi bünye lazım. O yüzden fiyatların ucuz olduğu durumlarda, bir de bu fiyata bünyeye verilen zararı hesaba katmak lazım. Yok benim bünyem bu kadar hasarı kaldıramaz diyenlerdenseniz, en iyisi paşa paşa sezonda normal mağazadan alışveriş yapmak (indirim dönemlerinde normal mağazalar da bu rahatlık ortamından yırtıcı alışveriş canavarlarıyla dolu amazon ormanlarına dönüşebiliyorlar). Evet biraz daha pahalı, ama genellikle (dediğim gibi indirim dönemi hariç) daha insancıl, daha vahşetten uzak. Hafif müzik eşliğinde huzur dolu alışveriş keyfi. Her ne kadar cüzdan için çok huzur dolu olmasa da:)

2 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

indirim döneminde Mangoya girmiştim. Aynı salı pazarı gibiydi. Her şeyi giyip çıkarıp yerlere atmışlar, gelen geçen de basıyordu. Çalışanlarda bir taraftan onları yeniden askıya asıyordu. Yani onlar yeni giyisimi oluyordu tekrar:)). Ardıma bakmadan kaçtım. Sevgiler sana

Adsız dedi ki...

Doğru söylüyosun.Ordaki ve ona benzer yerlerdeki giysiler gerçekten de eski yüzlü oluyor.

.

.