22 Eylül 2008 Pazartesi

Mor Yapraklı Çiçeğimiz


Çocuktum. Evimizin terasındaki saksılarda çeşit çeşit çiçeklerimiz vardı. En net hatırladığım kocaman saksıda çok güzel pembe çiçekler açan bir kaktüsle , yaprakları mor renkli , minik pembemsi çiçekleri olan bir çiçekti. Galiba onlarla en çok ilgilenen babamdı. Belki de o çiçekleri annem de sulardı, hatırlamıyorum. Mor çiçeğin ismi "KARASEVDA". Geçenlerde bir apartmanın bahçesinde o mor yapraklı çiçekten görünce, çocukluğum geldi aklıma. Terasımızda kardeşimle oynadığımız evcilikler, üç tekerlekli bisikletimle attığım teras turları, kiracımızın oğlu ile kurduğumuz çadır ve annemin elleriyle hazırladığı kekler, çörekler... Hemen koşup apartmanın bahçesindeki mor yapraklı o çiçekten bir saksıya ekip, sonsuza kadar da yanımda olmasını istedim. Ama yapamadım :(
 O çiçeği görünce tombul kuşumu, canım annemi ne kadar da çok özlediğimi, içimin hala nasıl da yandığını, onun yumuşacık gıdılarına gömülmeyi çok  istediğimi anladım.
 Hastanede doktor güçlü olmak zorundasınız bayan dediğinde, güçlü olmanın ne kadar zor olduğunu hiç bilmediğimi düşündüm.
 Anacığımın, elli yıldır hiç çıkarmadığı alyansının parmağındaki izi gözümün önünden gitmezken , titreyen elleriyle el sallamasını hatırladıkça güçlü olmak...
Ah!... mor çiçek , karasevdam seni nasıl bulacağım derken, karşıma çıkıverdin. Bana verdiğin dalı bu gece saksıya ektim, sana can suyunu da verdim. Karşımdasın işte, camın kenarında öylece...Umarım toprağına sıkı sıkıya tutunursun da, annem gibi bizi bırakmazsın:(

2 yorum:

Adsız dedi ki...

yazı yeteneğimi kimden aldığım kesinleşti...

Adsız dedi ki...

HeHeHe...

.

.