Günlük yaşamda herkesin kendine ait bazı alışkanlıkları var. Yaşamımıza kattığımız bu alışkanlıklardan vazgeçmek yada değiştirebilmek çok zor. Giyim tarzından, yemek yeme biçimimize, aile yaşantısından, çalışma şeklimize kadar birçok şeyi kapsayan bu ritueller, zaten yaşamımızı oluşturan temel unsurlar... öyle bir zaman geliyor ki insan bunlardan birini, birkaçını yada hepsini değiştirmek gerektiğini hissediyor, fakat değiştirecek cesareti ve kararı vermek için bekliyor, bekliyor, bekliyor... ta ki tak noktası gelene kadar. İşte ben de bu aralar o tak noktasındayım. Kendimle ilgili bazı kararlarım var. Bunlardan birini 2 sene önce sigarayı bırakarak yapmanın haklı gururunu yaşıyorum. Ama bu gibi radikal kararların devamını getirmek lazım. İlk iş olarak hayatıma sporu ekleyemesemde, haftada en az 3 kez 35-40 dakikalık yürüyüşü katmam lazım. Başlamak, bir işi bitirmenin yarısıysa başladım. Umarım devam ettirebilirim. Yıllarca kilo sorunu yaşamayan ben yaşla birlikte kafası karışan hormonlarımın azizliğine uğradım. Benim için fazla gelen bir kaç kiloyu acilen vermem gerekiyor. Yoksaa... bir de taş devri diyeti mi yapsam ? :)) Diyet işi bana göre değil ama bu diyet çiğ yemek yada az pişmiş yiyeceklerin yendiği bir diyet olduğu için işime gelir yani... üstelik kalp sağlığına da iyi gelip tansiyonu düşürüyor ve belide inceltiyormuş. Bu tarz beslenme çok enerji verdiği için, az uykuya neden olduğundan böyle beslenen denekler az pişmiş et ve balık, diyetin gerektirdiği diğer besinlerle haftada 2,5 kilo vermişler. A.B.D ve İngiltere ' de çok tutulan bu diyeti uygulayanlar arasında Uma Thurman, Demi Moore ve Natalie Portman gibi aktristlerde varmış. İlk çiğ yemek restoranı İngiltere' de açılmış bile!... Oh ne güzel !... yemek pişirme derdi yok, bulaşık yok... Ama ben Wilma olursam; evdeki Fred ve Bambam' da çiğ çiğ beni yiyiverirler mazallah :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder